6 Mart 2014 Perşembe

İlker Başbuğ Serbest mi ?

Anayasa Mahkemesi'nin İlker Başbuğ'la ilgili kararının ardından hukukçulardan da ilk yorumlar gelmeye başladı.

Hukukçuların yaygın görüş, Başbuğ’un derhal tahliye edilmesi gerektiği yönünde.

TAHLİYENİN ÖNÜ AÇILMIYOR

Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi: Açıkçası tahliyenin önünü açmıyor. Anayasza’nın kişi özgürlüğü hakkını düzenleyen 19. Maddesinin ihlal edildiğine ilişkin bir karar vermedi. Anayasa Mahkemesi öncelikle ilk mahkeme önündeki yargılama sırasında uzun tutuklulukla başvuruyu süre aşımı yönünde kabul edilemez buldu. Usuli nedenle reddetti. Sadece Ergenekon mahkemesi hüküm verdiği halde ve gerekçeli halde tamamlamayıp fiziken elinde bulundurduğu halde Başbuğ’un talebine ilişkin bir karar vermemesini aykırı buldu. Hüküm verdiği halde ya makul bir süre içinde gerekçeli kararı tamamla ya da tamamlamamışsan o zaman tahliye talebi ile olumlu veya olumsuz bir görüş bildir, diyor. Yani, serbest bırakılması yönünde başvurabileceği bir makamın varlığını işaret ediyor bu karar. Yoksa uzun tutukluluk nedeniyle bir ihlali düzenlemiyor. Ve zaten kararında açıkça demiş ki, sen olumlu veya olumsuz bir karar değil, bir karar ver diyor. Dolayısıyla milletvekillerinden tamamen farklıdır. Tutukluluk süresine ilişkin vurgu bakımından farklıdır. Burada makul süre nedeniyle bir ihlalden söz etmiyor.

DOĞRUDAN TAHLİYEYE YOL AÇMAZ
Türk Ceza Hukukçuları Derneği Başkanı Avukat Fikret İlkiz: Anayasa Mahkemesi bu kararla yerel mahkemeye “Talebi incelemeniz lazım. Yargıtay’a gitmesini engellemişsiniz, bu bir ihlaldir. Tahliye talebi hakkında bir karar ver” diyor. Yani şöyle: Mahkeme bir hak ihlali tespiti yapıyor. Bu tespiti, Anayasa’nın kişi hak ve özgürlükleriyle ilgili maddelerine atıfta bulunarak yapıyor ve “Karar ver” diyor. “Askıda bırakamazsın” diyor. Bunu ihlal sayıyor. “Herkesin adil yargılanma hakkı var ve karar vermen gerekir” diyor. Bu karar doğrudan tahliyeye yol açmaz. Çünkü mahkemeye “Talebi incele” diyor. Karar verilmemiş olmasını hakkın ihlali olarak tespit etmiş. Mahkeme bu konuda bir karar vermeli. Yerel mahkeme, “Ben el çektim, karar veremem” diyemez. Aslında Anayasa Mahkemesi bunu karara varabilirdi. Artık böyle bir ülkede hangi mahkemenin önüne gelirse gelsin, sorun mutlaka çözülmeli.

DERHAL TAHLİYE EDİLMELİ
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu:
İlker Başbuğ’un şu andan tezi yok derhal tahliye edilmesi lazım. Bir gerekçeli kararı yazmaktan aciz, kapısına kilit vurulmuş mahkemelerden söz ediyoruz. 700 bin kişiye komuta eden İlker Başbuğ’un, web sitesi üzerinden nasıl darbe yapacağının gerekçesinin yazılması gerekiyor.
Mahkumiyetleri peşin peşin verdiler, şimdi gerekçeyi bulmaya çalışıyorlar. AYM’nin ise vermiş olduğu karar sadece gerekçenin yazılmamış olmasına dayanmıyor. Tutuklamada yeterli gerekçe yazılmamış…
Rıza Sarraf denilen, ne iş yaptığı bizce meçhul, sadece bakan evlatçıklarıyla yakın ilişkide olmak suretiyle akıl almaz servetler kazandığı bilinen bir zatın, konumu dolayısıyla tahliyesine karar verildiği Türkiye’de, bir dakika bile zindanda tutulamayacak bir kişi varsa İlker Başbuğ’dur, Engin Alan’dır, Doğu Perinçek‘tir.
Rıza Sarraf’ın bakan çocuklarının konumlarından binlerce kat daha muteber olan insanlardır. Ben İlker Başbuğ’un avukatlarına öneriyorum, tüm avukatlara öneriyorum. Ne iş yaptığı belli olmayan bir zatı muhteremin tahliye kararı artık içtihattır, bunu emsal göstersinler. Türkiye’deki her tutuklu mahkemeye başvursun. Konumum dolayısıyla tahliye edilmek istiyorum desin. Bu karardan sonra bir dakika bile daha fazla tutuklu kalması artık kabul edilemez. Şunu da çok ifade edeyim HSYK’nin teftiş mekanizmasının adalet bakanına doğrudan bağlanması ve dolayısıyla Başbakan’a bağlanması, Türkiye’deki bütün hakim ve savcıları başbakan’ın insafına terk etmiş durumundadır. Türkiye’nin binlerce çalışkan ahlaklı hakimi vardır. Bunu kabul etmek mümkün değildir.
HSYK’nın teftiş mekanizması Başbakan’a bağlandıktan itibaren, zindanda tutulan herkesin sorumluluğunu artık Başbakan’da görürüm. Tahliye kararı verilmeyen her olayda başbakan sorumludur.

TAHLİYE BUGÜN OLUR MU?
Ben bir dakika içinde olmasını istiyorum. Karar yazıldı bildiğim kadarıyla, derhal götürürler, birazcık fazla mesai yapıversin hakimlerde. Çünkü ilker Başbuğ yeterince fazla mesai yaptı İlker Başbuğ. Burada sadece İlker Başbuğ’u tahliye etmeyecekler, kendi namuslarını, yargının namuslarını da kurtaracaklar.

BALBAY’DAN FARKLI KARAR
Balyoz davası avukatlarından Hüseyin Ersöz: Öncelikle şunu ifade edeyim. Balbay kararından çok daha farklı bir kararla karşı karşıyayız. Özgürlük hakkıyla beraber milletvekili seçilmesinden kaynaklanan hakların da ihlal edildiği yönündeydi.
sanıklar tahliye talebinde bulunmuştu ancak mahkeme reddetti. Ama başbuğ kararında farklı bir durumla karşı karşıyayız. Tam olarak özgürlükten yoksun bırakmanın sebebi Yargıtay’a dosyanın gönderilmemesi ve gerekçeli kararın yazılmaması nedeniyle. Bu da özgürlük hakkına ihlalin gerekçesi. İlker Başbuğ ile aynı durumdan olan diğer sanıklarla bağlayıcı durumda olan bir kararla karşı karşıyayız.

CEZA HUKUKÇUSU YILMAZ YAZICIOĞLU:
Kararın ardından NTV canlı yayınına katılan Ceza Hukukçusu Yılmaz Yazıcıoğlu ise şunları söyledi:
“Bu sadece özgürlüğün kısıtlanmasına ilişkin bir karar. Yargıdaki orantısız güç kullanımına ilişkin bir karar. Hükme ilişkin değil. Buradaki espri şu. Gerekçeyi mahkeme yazmadığı için Yargıtay’da da tahliye hakkınız vardı. Şimdi yazsalar bile tahliyenin gerçekleşmesi gerekiyor.

Anayasa Mahkemesi’ne bu kararına uymazsa, o zaman kasıtlı olarak özgürlüğü kısıtlamış oluyor. Bu karar faksla iletildiği için bu akşam o mahkemenin, orada hazır olması gerektiği için, faks ellerine ulaştıkları zaman karar vermeleri gerekiyor. Kişinin öneminden de yaptığı görevden de bahsediyor. Balbay kararında diyordu ki o süre çok uzundur. Burada tutuklama bakımından gerekçe koyamamıştır deniyor.”

Kaynak: Sözcü

0 yorum:

Yorum Gönder